İçindekiler
John Dee Kimdir? – Kraliçenin Sihirbazı
John Dee, 16. yüzyılda İngiltere’nin Kraliçe I. Elizabeth döneminde yaşamış ünlü bir matematikçi, astronom, astrolog ve okültisttir. Kendisine ‘Kraliçenin Sihirbazı’ unvanını kazandıran Dee, sadece bilimsel çalışmalarıyla değil, aynı zamanda simya, hermetizm ve oldukça sıra dışı ruhsal deneylerle ömrünü geçiren farklı bir Ortaçağ insanıydı. Bilim alanında geniş çaplı çalışmalar yaptı, fakat günümüzde onu bu yüzden hatırlıyor değiliz, Dee diğer ortaçağ bilim insanlarının pek ilerlemediği, aslında ilerlemeye çekindiği bir alanda çalışmalar yürütüyordu, Ruhsal alanlarda.
Ruh gibi olgular ortaçağ da pek fazla yaygın değil hatta bu tip konularla ilgilenen kişilerin pek fazla tasvip edilmediği bir ortamda John Dee, kraliçeye ders verebilecek bir seviyeye yükselen birisiydi. Bunu yaparken daha önceki yaptığı çalışmalarından ve zekasından faydalandı.
Bu içeriğimizde John Dee Kimdir, neler yapmıştır, hangi tarz düşüncelere yönelmiştir gibi konuları inceleyeceğiz.
John Dee Kimdir?
John Dee, 13 Temmuz 1527 yılında İngiltere, Londra’da dünyaya geldi, iyi bir eğitim aldı. Matematik alanında yetenekliydi ve bunun üstüne yoğunlaşmayı istiyordu. İleride öklidi benimseyecek adımlar atıcak ve Paris’te onun öğretilerini öğretecekti. Eğitimini Cambridge de bulunan St. Johns Kolejinde hem lisans hem de yüksek lisans derecesiyle tamamladı.
Ardından Darwin, Sadi Carnot gibi büyük isimlerin yaptığı gibi Avrupa’yı gezmeye ve daha çok bilgi edinmeye başladı. Ortaçağda bulunduğun yerde bütün bilgiye erişmek mümkün değildi ve Isaac Newton gibi bir hayal gücünüzde yok ise yeni bilgiler edinmek için Avrupa’yı gezip döneminin bilginlerinden eğitim almanız şarttı. Dee de aynı işi yaptı Pedro Nunez ve Gerardus Mercator gibi isimlerden matematik, haritacılık ve navigasyon bilgileri üzerine eğitim aldı.
Daha sonra Tycho Brahe gibi ünlü astronom bilginlerinden farklı alanlarda eğitim aldı ve ondan önceki astronomi çalışmalarına göz atma şansı yakaladı. Döneminin ünlü isimlerinden haritacılık dersleri aldı, ardından Pariste Öklidin öğretilerini öğretti.
John Dee tüm bunları yaparken ondan önce kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptı. Avrupa’yı gezerken alabildiği ve bulabildiği tüm kitapları ve kaynakları topladı. Avrupadaki döneminin en büyük kütüphanesini bu sayede kurdu. Avrupadaki geçirdiği uzun yılların ardından evine, İngiltere’ye döndü.
Kraliçenin Sihirbazı: John Dee
İngiltere’ye döndüğü sıralarda tahta I. Mary vardı, bu sıralar yaptığı çalışmalar ve yazdığı kitaplarla etrafına nam salıyordu. Astronomi, matematik ve simya alanında çalışmalar yapıyor, bunları kayıt altına alıyor ve Kraliyet ailesinden olanlar ile sıkı bağlar oluşturmaya çalışıyordu. I. Mary öldükten sonra tahta onun yerine I. Elizabeth geçti.
Dee bu sıralar ökülist, simya, ruhsal ve hermetizm üzerine çalışıyordu, Kraliçe onu yanına çağırdı ve Dee’nin artık yeni görevi Kraliçeye direkt olarak hizmet etmekti. Dee’nin simya ve ökülist becerileri kraliyet çapında onun Kraliçenin Sihirbazı olarak anılmasına yol açtı. Aynı zamanda I. Elizabeth’in astrolog görevini de yine Dee üstlenmişti.
Haritacılık alanlarında kraliyete oldukça fazla yardımı dokunmuş aynı zamanda “İngiltere İmparatorluğu” terimini de ilk kez Dee kullanmıştır.
John Dee’yi biraz daha anlayabilmek adına dönemin simya, ökülist ve hermetizm gibi öğretilerine bir göz atalım.
Ortaçağ Dönem Bilimi: Simya
Simya Ortaçağda ortaya çıkmadı, oldukça antik bir uğraştı, amacı ölümsüzlük iksiri(pancea) ve dokunduğu tüm materyalleri altına çeviren felsefe taşına ulaşmaktı. Bu amaca ulaşabilmek adına oldukça fazla deney ve ömür tüketildi. Ortaçağın önemli bilim adamları felsefe taşını bulabilmek adına oldukça uğraş vermişti, bu isimler arasında Isaac Newton, John Dee, Nicholas Flamel ve Tycho Brahe’de vardı.
Ökülist Düşünce
Basit olarak anlatmak gerekirse bilim dışı, doğaüstü inançların ve deneylerin amacını anlatan düşünce biçimidir. Ökültizm düşüncesi bilim dışı yolları kullanarak medyumluk, hipnoz ve telapati vb. gibi döneminin oldukça farklı alanlarında sıra dışı çalışmaları barındıran ve destekleyen düşünce biçimidir
Hermetizm
Ökülist düşünceye benzeyen felsefi ve dini hareket ve düşünceleri oluşturan düşünce biçimidir, fakat ökülist düşünceden farklı olarak Herrmetizm çok daha farklı bir kökene ve geçmişe sahiptir. Tam olarak nereden türediği bilinmese de Antik Mısır’dan oldukça fazla bahsedilmektedir, daha doğrusu Mu kıtası ve Atlantis gibi uygarlıklardan saklanmış bilgilerin Antik Mısır’da tekrardan toplanmış olduğu öne sürülür.
Hermetik düşünce aşağıdaki ana başlıklar hakkında toplanır;
- Fiziksel alem süptil alemin aynasıdır.
- Ezeli ve ebedi olan Tanrı, düşüncelerle anlaşılmaz.
- Ruh ilahi bir ışıktır
- Ruhlar yeryüzüne sınavlarla gelişim için gelirler, almaları gereken dersleri alana kadar tekrar tekrar doğarlar.
- Kişiyi ölüm sonrasında vicdanı yargılar, kişinin yeryüzünde yaşarken yaptıkları unutulmaz.
- Bu ruhlar bir zaman sonra büyük ışığa doğru çekilirler, onlara yol gösterilir.
- Eski insanların kökeni Dünya-dışı’dır.
- Evrende kozmik yasalar işlemektedir.
- İnsanlar kaderlerini yaptıkları iyi ya da kötü hareketlerle belirler.
- İnsanlar yaşadıkları dünyayı kirletmeleri halinde dört unsurun başkaldırmasıyla karşılaşacaktır.
- Yunuslar ve arslanlar diğer hayvanlardan daha gelişmiş varlıklardır.
John Dee’nin Karanlık Sırları ve Son Yılları
Yukarıda Dee’nin döneminde popüler ve insanları etkileyen 3 farklı bilim dışı alandan bahsettik, dönem bilim insanları ara sıra bazen takıntı olarak bu uğraşlar ile ilgileniyor ve üstünde deneyler yapıyordu. Bu uğraş dalları asla uygun görülen alanlar olmadı ve insanların size farklı gözle bakmasına sebep olurdu.
Fakat bu John Dee için bir engel olmadı kraliyet çevresinde saldığı nam ve Kraliçe I. Elizabeth’in tahta geçmesiyle birlikte Dee resmen kraliyet yetkililerine eğitim veriyordu. Dee’nin farklı alanlardaki bu çalışmaları ömrünün ilerleyen yıllarında oldukça fazla artmaya başladı. Artık zamanın çoğunu ruhsal ayinlere, falcılığa ve sihire adamaktaydı.
“Kraliçenin Sihirbazı” olarak geçen yılların ardından I. Elizabeth öldükten sonra onun kişiliğine tam olarak zıt birisi tahta geçti, I. James.
James, Dee’nin uğraştığı alanlardan hiç haz etmiyor simya, ökültizm, büyücülük ve ruhsal alanlardaki çalışmaları safsata olarak adlandırıyordu. Dee, James’e bir mektup yazarak bu alanlarda yaptığı çalışmaların söylentiden ibaret olduğunu ve inanmaması gerektiğini açıkladı. I. James bu mektuba cevap verme zahmetinde dahi bulunmadı.
Ömrünün geri kalan yıllarını fakir bir şekilde tüm hayatını adadığı çalışmaların artık önemsenmemesiyle birlikte geçirdi ve 1608 yılında öldü. Dee gelecek neslin saygın ve önemli bir bilim insanı olarak hatırlandı. Yaptığı tabiri caizse “saklı bilgileri” ortaya çıkarmaya çalışmaları her zaman takdir gördü.
Sonuç
Sonuç olarak, John Dee, 16. yüzyıl İngiltere’sinde hem bilimsel alanda önemli katkılarda bulunmuş bir matematikçi ve astronom olarak hem de Kraliçe Elizabeth I’in sihirli danışmanı olarak öne çıkmış bir okültist olarak tanınan çok yönlü bir şahsiyettir. Dee’nin hayatı, döneminin bilimsel ve kültürel karmaşıklığını yansıtırken, aynı zamanda onun astroloji, sihir ve okültizme olan ilgisi, onu benzersiz bir figür haline getirmiştir.
“Kraliçenin Sihirbazı” unvanı, Dee’nin hem bilimsel dünyada hem de okültist pratiklerdeki etkileyici rolünü vurgular, bu da onu Rönesans döneminin ilginç ve çok yönlü karakterlerinden biri yapar.
1 Yorum
Lovely just what I was searching for.Thanks to the author for taking his time on this one.