İçindekiler
Oppenheimer Kimdir – Atom Bombasını Bulan Adam
Oppenheimer kimdir, Atom bombasının kim buldu, “Atom bombasının babası” lakapı kime aittir gibi tüm bu soruların yanıtı tek bir adamla doğrudan ilişkili “J. Robert Oppenheimer”. Amerikalı teorik fizikçi ve Manhattan Projesinin lideri, günümüzde pek çok isimle veya soruyla ilişkilendiriliyor bunun en büyük sebeplerinden birisi ise Oppenheimer büyük dehası.
Tarihin gelmiş geçmiş en büyük fizikçileri arasında yerini altın harflerle koruyan Oppenheimer’ın biraz ironik bir hayatı olmakla birlikte hikayesini okurken anlayacağınız üzere pek çok başarıya imza atmış birisidir.
Robert Oppenheimer Kimdir?
Robert Oppenheimer, 22 Nisan 1904’te New York’ta doğan Yahudi kökenli, Amerikalı bir fizikçi ve öğretmendi. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Manhattan Projesi olarak bilinen gizli bir ABD hükümet programı, atom bombasının geliştirilmesi için kuruldu ve Oppenheimer, bu projenin liderliğini üstlendi.
Oppenheimer’ın Manhattan Projesi sırasındaki katkıları, atom bombasının geliştirilmesinde kilit bir rol oynadı. Proje sırasında, Oppenheimer ve ekibi, atomun bölünmesi yoluyla nükleer enerjinin serbest bırakılması fikrinden yola çıkarak, bombanın tasarımını ve üretim sürecini geliştirdiler.
Atom Nedir? başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
1945 yılında, ABD, atom bombasını Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine karşı kullanarak, II. Dünya Savaşı’nı sonlandırdı.
Ancak, atom bombasının kullanımı sonrasında Oppenheimer, bu teknolojinin insanlık için tehlikeli bir yol açabileceği endişelerini dile getirmeye başladı.
Oppenheimer’ın Gençliği
Robert Oppenheimer, Yahudi kökenli bir aileye mensuptu. Ailesi 1888 yılında Almanya’dan, Amerika’ya göç etmişti ve oldukça varlıklı bir ailesi vardı. Babası zengin tekstil üreticisiydi, annesi ise o dönemin en popüler ressamlarından birisiydi. 22 Nisan 1904’te New York’ta dünyaya gelen Oppenheimer adını unutturmayan her bilim insanı gibi çocukluğunda oldukça zeki ve meraklıydı. İlkokuldayken bile birçok dil bilen Robert, ortaokul ve lise eğitimini Ethical Culture Fieldston School’da tamamladı.
Lise döneminde matematik ve bilime daha fazla vakit ayırıyordu, aynı zamanda sanata ve edebiyata çok meraklıydı. Oppenheimer için fizikçi olmasaydı eğer mutlaka ünlü bir şair olurdu deniyordu o zamanlar. 1922 yılında Harvard’a girdi ve burada fizik, kimya, felsefe ve sanat eğitimi aldı. Harvard’a kimya aşkıyla gelen Robert, okul bittiğinde yeni bir tutkusuyla tanıştı, “fizik“. Döneminin en iyi fizik eğitimini almak için İngiltere’deki Cambridge Üniversitesine gitti ve orada matematik, teorik fizik ve felsefe okudu.
Her zaman için onun aklı teorik fizikteydi, onun tutkusu deneylerle veya laboratuvarda zaman geçirmekle değildi, teorik fizikteydi.
1920 yılında zeki bir çocuğun gözü elbette herkesin olacağı gibi fizikten başkasını görmeyecekti. Dünya’nın önde gelen tüm fizikçileri bu tarihte fizik ile ilgili eğitim alıyor onlardan önce gelen 1-2 dahi ise çalışmalarını yayınlamaya başlamıştı bile.
1925 yılında Cambridge’teki eğitimden pek memnun olmayan Oppenheimer doktorasını tamamlamak için Almaya’daki Göttingen Üniversitesine yani Yıldızlar Karmasına gitti. Buradaki sıra arkadaşları ve Oppenheimerda dahil herkes 10 yıl sonra fiziğin Mega Starları haline gelecekti.
Burada tanıştığı Enrico Fermi, Edward Teller, Werner Heisenberg, Paul Diarc gibi isimler ile oldukça yakın ilişkiler kurdu.
Öjeni Nedir? başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
1928 yılında tekrar Amerika’ya gitti ilk önce Harvard Üniversitesinde, ardından California Teknoloji Enstitüsü (Caltech), onun ardından ise Berkeley Üniversitesinde Nükleer fizik dersleri vermeye başladı. Berkeley Üniversitesinde ders verdiği sıralarda hem nükleer fizik hem de kuantum fiziği üzerinde oldukça önemli çalışmalara imza atarak tüm makalelerini yayınladı.
Bu arada bahsetmekte fayda var zira sırf bu düşüncesi yüzünden Manhattan Projesi sonrası vatan haini ilan edilecek olan Oppenheimer yaşadığı süre boyunca komünizmi her zaman savunmuştur. Babası öldüğünde ona kalan mirasın birçoğunu komünist derneklere dahi bağışlamıştır. Stalin iktidarının yaptıklarını görünce komünist düşünceden birazda olsa soğuyan Oppenheimer yine de ömrünün sonuna kadar komünist düşünceyi destekledi.
Manhattan Projesi
Yıllar 1930 sonlarına doğru geldiğinde Almanya’daki profesörlerin hepsi Amerika’ya göç etmeye başlamıştı bile. İçerisinde Albert Einstein dahi bulunduğu bir Alman bilim heyeti, dönemin Amerikan Başkanı Franklin Roosevelt’e bir mektup ile Adolf Hitlerin atom bombası bulmasına çok az kaldığını sürekli olarak bu konuda profesörleri çalıştırdığını söylemesi üzerine Manhattan Projesi 1942 yılında başlamış oldu. Projede çalışan bilim insanları arasında Enrico Fermi, Niels Bohr, Richard Feynman, Leo Szilard, Edward Teller gibi isimler yer almaktadır.
Projeyi başlatan Amerika Başkanı Franklin Roosevelt, Manhattan Projesinin sadece siyasi görüşmelerde koz olarak kullanılacağını söylemesi üzerine Robert Oppenheimer, Manhattan Projesinin başına geçmeyi kabul etti. İktidarda kaldığı süre boyunca da Roosevelt bombayı hiçbir zaman kullanmadı.
Oppenheimer bu projenin gelişmesini çok istiyordu fakat bunun kötü amaçlar doğrultusunda kullanılmasına her zaman karşıydı, Robert ne de olsa bir bilim adamıydı ve her bilim adamının olduğu gibi oda aynı şeyi istiyordu “Bilimi ilerletmek ve geliştirmek”.
Aynı zamanda böyle büyük bir projenin başına Robert’tan başka birisi getirilemez gibi gözüküyordu çünkü o diğerlerinden çok farklıydı. Fiziği sadece anlamakla kalmıyor yaptığı betimlemeler ve kendi tarzı ile fiziği çok iyi öğretiyordu. Zaten bugüne kadar yaptığı nükleer füzyon çalışmalarıyla birlikte bu konuda oldukça fazla deneyime sahipti.
Proje, üç farklı merkezde yürütülmüştür. Bunlar; New Mexico’daki Los Alamos Laboratuvarı, Washington’daki Hanford Sitesi ve Tennessee’deki Oak Ridge’tir. Los Alamos Laboratuvarı, atom bombasının tasarımı ve yapımı için kullanılan ana merkezdi. Hanford Sitesi, plütonyum üretimi için kullanılmıştır. Oak Ridge ise uranyum zenginleştirme işlemi için kullanılmıştır.
Projenin başarıyla tamamlanması için, birçok engel aşılmış ve zorlu aşamalardan geçilmiştir. Örneğin, uranyum ve plütonyumun zenginleştirilmesi için gerekli olan teknolojiler geliştirilmeliydi ve bu süreç oldukça zahmetliydi. Ayrıca, çeşitli güvenlik önlemleri de alınmıştır ve projeye katılan bilim insanları, tamamen gizli bir şekilde çalışmışlardır.
Manhattan Projesi’nin sonucunda, 16 Temmuz 1945’te New Mexico’da Alamogordo’da Trinity Deneyi adı verilen bir test gerçekleştirilmiştir ve dünya tarihindeki ilk nükleer patlama gerçekleşmiştir.
Trinity Testi;
Franklin Roosevelt ardından gelen Amerika Başkanı Harry S. Truman ise Roosevelt kadar sakin bir yapıya sahip değildi. 12 Nisan 1945’te göreve gelen Truman 6 Ağustos’ta Hiroşima’ya atom bombası atılması için gerekli talimatları verdi. Aradan 3 gün sonra 9 Ağustos’ta ise bu sefer Nagazaki için aynı emri yeniledi.
Hiroşimaya atılan atom bomba;
Manhattan Projesi, tarihteki en önemli ve etkili projelerden biridir. Atom bombasının geliştirilmesindeki başarısı, II. Dünya Savaşı’nın sonunu getirmiş, ancak aynı zamanda nükleer silahların dünya üzerindeki etkisini ve tehlikesini de açıkça ortaya koymuştur.
Oppenheimer ve Atom Bombası
Atom bombasının kullanılmasından yıllar sonra Oppenheimer bir röportajında Trinity deneyinde ne hissettiği sorulunca oda ünlü cevabını verdi;
“Now I am become Death, the destroyer of worlds.”
Türkçesiyle;
“Şimdi ben ölüm oldum, dünyaların yok edicisi “
Robert Oppenheimer
Oppenheimer son derece Hinduizm meraklısı bir insandı ve bu sözlerini o sırada aklıma takılan Gita’nın bir sözü diye yorumladı.
İlgili Video;
Robert Oppenheimer, en başından itibaren atom bombasının kullanılmaması taraftarıydı çünkü sonuçlarını tahmin edebiliyordu. En başından beri bu fikre olumsuz yaklaşması onu çevresi tarafından bir Sovyet Ajanı olarak görülmesine neden oldu. Zaten atom bombası atıldıktan sonra Dünya çapında Nükleer Silahlanma gerçekleşiyordu ve o sıralarda Manhattan Projesinin ana üssü olan Los Alamos’ta Sovyet Ajanlarını varlığından bahsediliyordu.
1947 yılında ise Amerika’daki Atom Enerjisi Ajansı’nın başına getirildi ve o tarihten itibaren her zaman atom enerjisinin sadece ve sadece enerji üretimi konusunda kullanılmasını destekledi.
Dejavu Ne Demek? başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
1950 yıllarının başında başlayan Amerika’daki komünizm karşıtlığı da dikkatleri iyice üzerine çekti. Dünya nükleer silahlanma yarışına girerken Oppenheimer’a bir teklif daha yapıldı, Hidrojen bombasının yapımında başkanlık etmesi için. Tüm bu olayların ardından ise o bu teklifi hiç düşünmeden reddetti ve projede çalışan arkadaşlarına oldukça fazla baskı yaptı.
En sonunda o zamanlar yakın arkadaşı olan Edward Teller, Oppenheimer için projeyi yavaşlatıyor ve bizim aklımızı karıştıyor açıklaması ardından, Robert iyiden iyiye devlet düşmanı olmakla ciddi bir şekilde suçlandı.
Onun hakkında devlet düşmanlığı, Sovyet ajanı gibi pek çok dedikodu ve suçlama açıldı.
Resmi olarak hiçbir zaman atom bombasının yapımında pişmanlık hissettiğini söylemeyese de arkadaşları ve yakınları tarafından oldukça belirli bir şekilde pişmanlık ifadesi okunabiliyordu suratından.
Dünya nükleer silahlanma içerisindeyken Robert Oppenheimer elinden gelen herşeyle beraber dünyaya durmasını söylüyor veya bunun devletler arası kurulacak bir uluslararası bir toplum ile denetlenmesini istiyordu. Çünkü bir kere de olsa atom bombasının neler yapabileceğini kendi gözüyle görmüştü.
1963 yılında ruhu ve itibarı elinden alınmış bir adam olarak tekrar sahneye çağrıldı ve o zamanların Amerika Başkanı Johnson, Oppenheimer’a itibarını geri verebilmek için dönemin en prestijli ödülünü ona layık gördü “Fermi Ödülü”.
Atom Enerjisi Ajansı’nı yönetiyorken dahi Princeton Üniversitesi’nde eğitim veren Robert 1966 yılında emekliliğe ayrıldı.
Ölümü ve Sonrası
Oppenheimer, gırtlak kanserinden 18 Şubat 1967’de, 62 yaşında hayatını kaybetti. Ölümü, bilim camiasında ve dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. Oppenheimer’in ölümü, nükleer çağın başlangıcında önemli bir figürün kaybına işaret etti.
Oppenheimer, bilim dünyasında ve tarihte büyük bir yer edindi. Nükleer silahların tehlikesine dair uyarıları ve dünya barışı için yaptığı çalışmalar, günümüzde de hatırlanmaktadır. Ayrıca, bilim dünyasına yaptığı katkılar ve atom bombasının geliştirilmesindeki liderliği, tarih kitaplarında yer almaktadır.
Robert Boyle Kimdir? başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Robert Oppenheimer Kimdir?
Manhattan Projesinin başkalığını yürütmüş, Nükleer Bombanın Babası olarak bilinen Amerikalı fizikçi ve profesördür.
Robert Oppenheimer Neyi Buldu?
Kuantum fiziği ve teorik fiziğe oldukça katkıları olmasına rağmen, Robert Oppenheimer kısaca Atom bombasını yapımında kilit rol oynayan birisidir, aynı zamanda Manhattan Projesinin başkanlığını yürüten kişidir.
Atom Bombası Bulan Kişi Kimdir?
Atom Bombasının bulunmasına kilit rol oynayan kişi Robert Oppenheimer’dır.
Sonuç
Robert Oppenheimer, bilim dünyasında önemli bir yer edinen ve atom bombasının geliştirilmesindeki liderliğiyle tanınan bir fizikçidir. Manhattan Projesi’nin başkanlığını yaparak, nükleer çağın başlangıcında önemli bir rol oynamıştır. Ancak, Oppenheimer’in hayatı son yıllarında zorluklarla geçmiştir.
Oppenheimer, kendisi hakkında ortaya atılan komünist sempatizanlığı iddiaları ve güvenlik soruşturması sonrası aldığı cezalarla zorlu bir dönem geçirmiştir. Ancak, bu süreçte sessiz kalmamış ve ülkesinin nükleer silah programının tehlikelerine dair uyarılarda bulunmuştur. Oppenheimer, bilim camiasında ve dünya genelinde büyük bir saygınlık kazanmış ve nükleer silahların insanlık için ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu vurgulamıştır.
Sonuç olarak, Oppenheimer’in hayatı ve çalışmaları, dünya tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Bilim dünyasında yaptığı katkılar ve liderliği, nükleer çağın başlangıcında insanlık için önemli bir dönüm noktasıdır. Ancak, Oppenheimer’in hayatı son yıllarında yaşadığı zorluklar da unutulmamalıdır. Bugün, nükleer silahların tehlikesine dair uyarıları hala geçerliliğini korumaktadır ve Oppenheimer’in çalışmaları, insanlığın bu tehlikeyle mücadelesine ışık tutmaya devam etmektedir.
5 yorum
Absolutely written subject matter, thankyou for information .
I got what you intend, thankyou for posting.Woh I am lucky to find this website through google. “I would rather be a coward than brave because people hurt you when you are brave.” by E. M. Forster.
Nice post. I learn some thing more difficult on diverse blogs everyday. It will always be stimulating to read content off their writers and use a little at their store. I’d prefer to apply certain together with the content on my own blog whether you do not mind. Natually I’ll give you a link for your internet blog. Many thanks for sharing.
You made some first rate factors there. I appeared on the internet for the issue and located most people will go together with with your website.
Çok detaylı ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Oppenheimer’in hayatı gerçekten ilginç ve tartışmalı. Atom bombası konusu ise her zaman insanlık için önemli bir mesele olmuştur. Yazınızı okurken bir de Oppenheimer’in Hinduizm merakını öğrenmek beni şaşırttı. Teşekkürler!