Bilim, Uzay, Teknoloji ve daha fazlası.

Rasathane Nedir? – Osmanlı Dönemi Rasathaneleri

Rasathane Nedir? – Osmanlı Dönemi Rasathaneleri
0 42

Rasathane Nedir? – Osmanlı Dönemi Rasathaneleri

Rasathane, kök olarak 2’ye ayrılı “rasat” Arapçada gözlem ve gözetme anlamlarında kullanılır “hane” kelimesi ise Farsçada ev anlamına gelir. Türkçeleştirecek olursak gözlemevi anlamına gelmektedir. İnsanlar hayatları boyunca uzayı, gezegenleri ve gökyüzünü izlemiş ve gördüklerinden bir anlam çıkarmaya çalışmıştır. Astronomi bilimi antik çağdan beri araştırılan ve günümüze modern bir şekilde gelen antik bir bilim dalıdır. Babil, Sümer, Mısır, Antik Yunan, İslam Dünyası ve daha nice imparatorluk tarafından sürekli olarak izlenmiş ve ayın, yıldızların, güneşin ve diğer gezegenlerin yörüngeleri hakkında hesaplamalar yapılmıştır. İnsanlar böylelikle tarım için gerekli önlem ve tedbirlerini alarak hayatta kalmaya çaba sarf etmiştir.

Bu uygulamanın en büyük örneklerinden birisini Antik Mısır İmparatorluğunda görmekteyiz. Yaptıkları gözlemevleri ile göğü izleyerek Nil Nehrinin ne zaman taşacağını hesaplayarak tarımı yönlendirmek ve o yılki tarımı hasat etmek adına astronomi dalına oldukça fazla önem vermişlerdir.

Astronomi bilimine sadece tarım için değil insanların rotalarını oluşturmak, yönlerini bulmak ve haritalar oluşturmak adına da oldukça ilgi duyulmuştur. Bunun en büyük örneğini İslam Dünyasında görebiliyoruz. Tam olarak kanıtlanamasa da Amerikan Kıtasının, Kristof Kolomb’tan çok daha önce haritası çok keskin ve doğru bir şekilde İslam Dünyası tarafından çıkarılmıştır. Ortada bir harita bulunmakta ve o dönemlerde bu şekilde doğru bir haritayı çıkarmanın sadece İslam Dünyası gibi üst düzey bir astronomi bilgisine sahip bir medeniyetin yapabileceği bir şey olarak söylenmektedir. Araştırmacılar bu konuda tam olarak emin olmasa da bu başarı İslam Dünyasının büyük bilginlerine atfedilmektedir.

Osmanlı astronomi alanında neredeyse bütün dünyadan biraz geç bir şekilde hareket etmiştir. İlk gözlemevi olan Takiyüddin Rasathanesi 1577 yılında kuruldu. Batıda astronomi daha çok ilgi görüyor ve bu alan üzerindeki çalışmalara çoktan başlanılmıştı. Zaten Rönesans dönemiyle birlikte ünlü bilim adamları ve astronomi bilginleri bu alan üzerinde oldukça yoğun çalışmalara girişmişti. Kopernik, Tycho Brahe ve onlardan sonra gelecek ve fikirleriyle dünyayı değiştirecek olan Galileo Batı dünyasının astronomi alanındaki büyük bilginleridir.

Ali Kuşçu
Ali Kuşçu

Osmanlı aslen astronomiyle Ali Kuşçu ile tanışmıştı. 1450 yılında Semerkand Rasathanesini kurmuş olan Ali Kuşçu, Uluğ Bey’in öğrencisiydi. Uluğ Bey’in öldürülmesinin ardından Osmanlı ve Akkoyunlular arasına elçi görevi gören Kuşçu, Fatih Sultan Mehmet’in ısrarlı ve ona olan yoğun ilgisi üzerine ailesiyle birlikte Osmanlıya geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet, Ali Kuşçuyu kısa bir süre sonra Ayasofya medresesi müderrisliğine atamıştır. Burada çalışmalarını geliştiren Ali Kuşçu çeşitli güneş saatleri ve medrese de Molla Hüsrev ile matematik dersleri vermiştir. En önemli katkısı ise İstanbul’un enlem ve boylamını ölçmesi olmuştur. 1474’te Ali’nin ölümü sonrası astronomiyle ilgilenen pek olmamış astronomi sadece namaz saatlerini hesaplamak ile ilgili kısıtlı kalmıştır.

Taküyiddin Rasathanesi

Taküyiddin Rasathanesindeki Alimler
Taküyiddin Rasathanesindeki Alimler

1577 yılında 3. Murat’ın izniyle Taküyiddin rasathanesi Taküyiddin tarafından kurulmuştur. Kurulmasından kısa bir süre sonra kapatılan rasathane Taküyiddin tarafından önemli çalışmalara imkan vermiştir. Rasathanesinde güneşi ve ayı inceleyen Taküyiddin 11 Eylül 1577 yılında gözlemevinden bir ay kadar büyük olan kuyruklu yıldızı izlemiş ve gözlemleyerek not etmiştir.

1577 yılında Taküyiddin tarafından gözlemlenen kuyruklu yıldız
1577 yılında Taküyiddin tarafından gözlemlenen kuyruklu yıldız

Kuyruklu Yıldızlar hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.

Taküyiddin, Padişaha bunun bir haber olduğunu ve İran orduları ile olan savaşında kazanacağının habercisi olduğunu söylemiştir. 1578 yılında oluşan veba salgınında pek çok kişinin ölümü üzerine suçlu bulunan ve “Rasathane” Şeyhlülislam Ahmet  Şemseddin’in fetvası ile top ateşine tutularak yıkılmıştır.

Bu kadar kısa süren bir rasathane macerasından sonra Taküyiddin kendi bireysel çalışmalarına ölümüne dek devam etmiştir.

Taküyiddin Sonrası Rasathane Girişimleri

Taküyiddin sonrası kurulan rasathaneler 1839 sonrası tarihli olacak şekilde, astronomi rasathanesi olarak değil meteoroloji rasathanesi olarak hizmet vermiştir. Bir çok şehirde kurulan meteoroloji rasathaneleri genellikle hava sıcaklığını ölçmek adına kullanılıyor yıldızlar, gezegenler veya ay hakkında hiçbir araştırma yapılmıyordu.

Kandilli Rasathanesi

1868 yılında Rasathane-i Amire adıyla kurulan ve meteoroloji çalışmaları yapmak adına açılan rasathane 31 mart vakalarıyla tahrip olmuştur. Rasathane ilk olarak 1936 yılında Kandilli Rasathanesi olarak anılmaya başlandı. 31 Mart vakası sonrası 21 Haziran 1910 tarihinde tahrip edilen rasathanenin başına Fatih Hoca getirildi. Fatih Hoca’nın rasathane ile ilgili olarak ilk çalışmaları rasathaneyi, meteoroloji amaçlı değil astronomik amaçlı kullanmaktı. Fakat burada yapılan çalışmalar Cumhuriyet Dönemine kadar meteoroloji çalışmalarından öteye gidemedi. 1894 yılında yaşanan depremin nedenini bilimsel olarak öğrenmek ve araştırılmasını isteyen 2. Abdülhamid İtalya’dan sismograf cihazı satın alarak rasathanede araştırılmalara başlanılmasını istendi.

Diğer rasathaneler gibi Kandilli Rasathanesi de meteoroloji çalışmaların ve İstanbul’un günlük hava tahminleri ölçmeye devam etti. 1918 yılında bir firmaya 20 santimlik bir dürbün siparişi verildi. Bu dürbün ile astronomik gözlemler yapılabilecekti. Fakat dürbün rasathaneye 1925 yılında getirildi. Dürbünün gelmesiyle birlikte ufak çaplı gözlemlere başlanmıştır.

Cumhuriyet sonrası Kandilli Rasathanesine iyileştirmelere ve düzenlemeler yapılarak daha fazla verim almak adına çaba sarf edilmiştir.

.

5/5 - (1 vote)
Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.