İçindekiler
Simya Nedir, Ne Demektir? – Simyacıların Amaçları
Simya Arapçadaki “al-kimiya” kelimesinden gelir, İngilizceye ise “alchemy” olarak geçmiştir. Geçmişte bütün dünyanın bir zamanlar göz attığı, acaba gerçek mi diye baktığı, Kralların bile özel olarak ilgilendiği ve üzerinde yatırım yaptığı bir bilim alt dalıdır. Günümüzde simya modern bilimin ayrı bir uğraş dalı olarak görülür.
Simya deneme-yanılma yolu ile efsanevi felsefe taşını ve ölümsüzlük iksirini(pancea) bulmaya yönelik çabaların gerçekleştirildiği bir uğraş alanıdır. Felsefe taşı ise elinde bulunduğu kişinin tüm metalleri altına çevirebileceği ve tüm hastalıkları yok edeceği bir taş olarak anlatılır. Şu ana kadar kimse felsefe taşını elde etmeyi başaramamıştır, günümüzde popülerliğini kaybetmiş olsa da geçmişte oldukça popüler ve ünlü isimlerin felsefe taşını oluşturan tarifi bulmak adına uğraş verdikleri olmuştur.
Simya alanı oldukça geniş ve içerisinde pek çok ünlü bilim adamını barındıran eski bir ilim uğraşıdır. Bu alanda yapılan çalışmalar çeşitli efsanelere konu olmuştur. Bu yüzdendir ki içeriğindeki konular oldukça ilgi çekici ve merak uyandırıcıdır.
Bu yüzden “Simya” konusuna İnsanlığın Serüveni adlı kategorimiz altında Simya’nın ilk başladığı zamanlardan başlayarak detaylı bir şekilde günümüze kadar getirmek herkese faydalı olacaktır. Yakın zamanda bu konuyu ekleyerek sizinle paylaşacağım.
Felsefe Taşının Gizemi
Felsefe taşının tarifi de kendisi gibi çok gariptir “Dünyada en sık bulunan, en ender rastlanan şey, her yerde varken hiçbir yerde yok, yapılması en zor şey ama çocuk oyuncağı kadar kolay” olarak anlatılıyor. Aynı zamanda felsefe taşı bazen toz ve kristal yapılar ile, bazen bir taş büyüklüğünde kristal yapı ile bazen de sıvı veya jel gibi diye tarif edilir. İnsanların, dokunduğu her şeyi altına çeviren bir madde olduğuna inanmaların sebebi büyük ihtimalle doğa ki değişim örneklerini görmelidir. Böylelikle sıradan metalleri altın gibi çok değerli bir madene çevirebileceğine inanmışlardır. Günümüzde sıradan bir metal altına çevrilebiliyor fakat 1 gram altın için oldukça fazla kaynak harcandığı ve hiç karlı olmadığı için gereksiz bir yöntem olarak görülüyor.
Simyacılığın Büyü ile Alakası
Simyanın aslında büyü ile alakası pek yoktur sadece bazı anlatılarda bazı alimlerin büyü yardımıyla bazı maddeleri değiştirebildiği söylenir. Büyücülük ile ilişkilendirilmesinin temel sebebi simya kitaplarında veya tariflerinde geçen, tıpkı büyücülük kitaplarındaki gibi şekil ve simgelerdir.
Simyacıların öğretilerini içeren bu kitapların değişik motif ve simgeler ile süslemesinin bir kaç temel nedeni vardır. Kendi öğretilerini ve formüllerini unutmamak ve bunların başkasının eline geçince anlaşılmamasını sağlamak adına kitaplarında değişik motifler ve simgeler kullanmışlardır. Bu neden oldukça makul seviyedir, çünkü felsefe taşı gibi maddelerin her şeyi altına çevirebilme gücü veya ölümsüzlük iksiri gibi mistik maddelerin başkalarının eline geçmesi bu ilim ile uğraşan insanların istemediği bir olaydı.
Simyanın Tarihi
Simya ile ilk olarak Mezopotamya, Antik Mısır, İran, Çin ve Hindistan’da uğraşılmıştır. Daha sonra ise Avrupa’da 19.yüzyıla kadar ilgi duyulmuştur. Genellikle düzensiz bir çalışma stili ve deneme-yanılma yoluyla olduğu için kimya ile benzerliği bu yönde yoktur, fakat kimyanın oluşmasında pek çok alt nedene ev sahipliği yapmış ve kimyanın oluşumunu da aynı şekilde hızlandırmıştır. Kimyada kullanılan basit giriş işlemlerinin aynısı simyada da uygulanmaktadır. Aynı zamanda simya ile uğraşan birçok bilim adamı da vardır. Bunlardan bazıları Isaac Newton ve Robert Boyle’dur.
Antik Yunan bilim adamlarından olan Democritos hakkında bilgi almak için tıklayınız.
Simya ile uğraşanlar felsefe taşını bulmak adına yaptığı çalışmalar ile kaza olarak da olsa pek çok şeyi bulmuşlardır. Bunlardan bazıları barut, madenlerin test ve rafine edilmesi, mürekkep, seramik ve cam gibi birçok madde felsefe taşını bulmak için yapılan çalışmalar ile kazayla olsa da bulunmuştur.
Nicolas Flamel Efsanesi
Simya ile ilgilenen ve halk arasında söylentilere göre felsefe taşını gerçekten bulmuş insanlar da vardır. Bunlardan birisi Nicolas Flamel’dir. Eğer okuduysanız Harry Potter ve Felsefe taşı kitabında Nicolas Flamel adlı birisi Profesörün simyacı ortağı olarak geçer. Bu karakter sadece Harry Potter romanında değil gerçek hayatta da var olan birisidir. Nicolas Flamel normal bir işte çalışan gelen mektupların ve çeşitli yazıların yedeklerini oluşturan bir işte çalışıyordu. Fakat sonra bir kitabın yedeğini oluştururken kitapta geçen semboller aşırı derecede ilgisini çekti. Onun dikkatini çeken bu kitap simya ile ilgiliydi.
Nicolas Flamel ömrünün gelecekteki 20 yılını bu kitabı anlamak ve felsefe taşını oluşturacak formülü çözebilmek için harcadı. Hatta söylenenlere göre sonunda felsefe taşını formüle etmeyi başarmış fakat bunu sadece karısı görmüştü. Günümüzde Nicolas Flamel’in devlet kayıtlarına göre zar zor geçinen birisine göre fakirlere ve evsizlere birçok yardımı ve yemek dağıtımı yaptığı bilinmektedir. Nicolas Flamel’in bunu nasıl yaptığı ise yine aynı kayıtlarda birçok eve sahip olması ve bunların zamanla değer kazanmasından kaynaklı olduğu, aynı zamanda eşinin daha öncesinde 2 evlilik yapmış ve hatırı sayılır miktarda mirasa sahip olduğu yazmakta.
Nicholas Flamel‘in hayatını ve efsanesini derinden incelediğimiz yazımızı buradan ulaşabilirsiniz.
Tek teori burada bitmiyor Nicolas Flamel’in 80 yaşına kadar yaşadığı söyleniyor orta çağlarda bu kadar yaşanan bir insan bulmak oldukça zordu. Ayrıca kendi mezar taşını kendi yaptırdığı ve üzerinde değişik semboller kullandığı bir mezar taşı kullandığı belirtiliyor. Fakat mezar hırsızları onun felsefe taşını bulduğunu düşünerek mezarını açtıklarında mezarın boş olduğunu söylüyor.
İşin daha garip yanı ise Nicolas Flamel ismiyle 15. ve 16. yüzyıllar arasında kitaplar çıkarıldığı görülmüş, bu ise diğer yazarların kitaplarının daha çok satması adına uyguladıkları birer taktik olarak kullanılmış olması akla daha yatkın geliyor. Yıllar biraz daha ilerlediğinde ise Nicolas Flamel 17.yüzyıl da diğer simyacılar tarafından bir operada görülmüş ve hızlı bir şekilde oradan uzaklaştığı söylenmiştir.
Edward Kelley ve John Dee
Simya ile uğraşan bir diğer isim ise Edward Kelley’dir. Edward Kelley, II. Rudolf tarafından uzun yıllar boyu desteklenmiş ve felsefe taşını bulmak adına önemli çalışmalar yapmış birisidir. Edward Kelley, birlikte çalıştığı John Dee ile Roma imparatoru II.Rudolf tarafından özel olarak getirilmiş ve emrine laboratuvarlar yaptırılmış ve çalışmalarına uzun süre boyunca destek verilmiş tarihteki önemli kişilerdendir.
Edward Kelley ve John Dee, felsefe taşını bulmak için melekler ile iş yaptığı söylenir aynı zamanda felsefe taşı için meleklerin değişik koşullar öne sürdüğü ve zor da olsa bu koşullara uyduğu söylenen bir başka söylentidir. Fakat yıllar geçince ikili arasında bir sorun çıkar ve Edward Kelley, John Dee’yi saraydan attırır. Çalışma alanında tek başına kalan Edward Kelley uzun süre boyunca çalışmalarına devam eder ve bu süre zarfında II.Rudolf’un sabrını aşmamak için çeşitli oyunlar yapar. Fakat II.Rudolf simyaya olan ilgisi nedeniyle tahtan indirilir. Edward Kelley ise II.Rudolf’un emriyle idam ettirilir. Bazı kaynaklarda ise Edward Kelley’in Saraydan kaçtığı ve II.Rudolf’un, Edward Kelley’nin öldüğüne dair söylentiler yaydığı iddia edilir.
Görüleceği üzere bu alan üzerine yazılan yazılar sürekli olarak söylentiler ve çeşitli mistik hikayeler ile devam etmektedir. Simya ile uğraşanlar felsefe taşını ve panceayı bulmak adına yıllarını veya hayatlarını riske atmaları bu hikâyelerin oldukça çekici ve inandırıcı olmasından kaynaklı olabilir. Fakat en nihayetinde ne felsefe taşı ne de pancea bulunabilmiş veya varlığı tam olarak kanıtlanabilmiştir. Fakat bu uğurda yapılan çalışmalar kimyanın oluşumuna bir zemin hazırlamış ve oldukça büyük katkılarda bulunmuştur.