İçindekiler
Büyük Patlama Nedir ?
Evren günümüzden yaklaşık olarak 13,77 milyar yıl önce Büyük Patlama sonrası meydana geldi. Patlama sonrası evrenin oluşmasına olanak sağlayabilecek bir takım çağlardan geçerek ışık hızında gelişmeye ve helyum, lityum ve hidrojen atomlarının daha ağır atomlara dönüşerek yıldızlar, galaksiler ve samanyolları oluşturmasıyla devam etti. Tüm bu süreçlerin ardından evrenin oluşumundan 8 milyar yıl önce bizim güneş sistemimiz oluşmaya başladı.
Bu yazımızda Büyük Patlama Teorisini olabildiğince basit bir şekilde anlatmaya çalışacağız. Büyük Patlama Teorisi ilk kez 1920’li yıllarda ortaya atıldı. Rus kozmolog ve matematikçi olan Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi Georges Lemaitre bu iki bilim adamı evrenin oluşumuna dair böyle bir teori ortaya attı. İlk yıllarında Büyük Patlama Teorisine mantıksız ve olağan dışı olarak bakılıyordu. Çünkü teori henüz çok ilkel ve bir çok parametresi eksikti. Aynı zamanda teoriye kaynak gösterilebilecek hiçbir keşif henüz yapılmamıştı.
Büyük Patlama genel olarak şunu savunuyor, ilk başta yani hiçbir maddenin olmadığı bir durumda bir tekillik vardı. Tekillik çok yoğun ve aşırı sıcak bir şekildeydi, ardından reaksiyona girerek patladı. Bu patlamanın ardından ilk önce quaklar olmak üzere bütün maddeler, antimaddeler, galaksiler, yıldızlar ve evren oluşmaya başladı.
Antimadde Nedir? başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Bilim insanları tekillik benzeri bir hal duruma yaratmak açısından parçacık hızlandırıcılarla çeşitli deneyler yaparak bu ilk hal durumunu yaratmayı başarmış ve teoriyi doğrulamıştır. Günümüzde pek çok kanıtla birlikte bu teori bilim adamlarınca desteklenmekte ve en mantıklı teori olarak bilinmektedir.
1929’da Edwin Hubble tarafından keşfedilen kırmızıya kayma yani evrenin genişlediğini belirten bulgu ve keşifler bu teoriye destekler nitelikteydi. Edwin Hubble, Andromeda Galaksisinin bizim galaksimizde bulunmadığını onun başka bir galaksi olduğunu ilk keşfeden bilim adamıydı. Bu keşfi sayesinde bilimin yönünü değiştirmiş ve pek çok yeni görüşün kaynağını oluşturmuştur. Başarıları ve keşiflerini hatırlatmak adına uzaya gönderilen ilk uzay teleskobuna yani Hubble Uzay Teleskobuna onun ismi verilmiştir.
Hubble Uzay Teleskobu hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.
Hubble’ın bu keşfiyle birlikte artık evrenin ışık hızında genişlediği biliniyor, bize yakın olan galaksilerin yavaş bir hızda bizden uzaklaştığını bize uzak olanların ise daha hızlı bir şekilde bizden uzaklaştığını gösteriyordu. Bu keşif Büyük Patlama teorisinin önemli adımlarından biri oldu bundan sonra bilim insanları, fizikçiler ve matematikçiler bu konu üzerinde durmaya ve teoriyi destekler nitelikte adımlar ve görüşler sunmaya devam etti.
Evrenin Fotoğrafı
Tüm bu keşifler tam olarak evrenin Büyük Patlama ile oluştuğuna dair net olarak bir kanıt sunmuyordu, fakat 1964 yılında keşfedilen başka bir şey tüm bunları değiştirecek nitelikteydi. Arno Allan Penzias ve Robert Woodrow Wilson tarafından “kozmik mikrodalga arka plan ışıması” keşfedildi. Georges Lemaitre tarafından 1948 yılında öne sürülen evrenin ilk patlamaya birlikte fotonların serbest kalmasının ardından bir ışık yayılmış olmalı ve teknik olarak evrenin en uzak noktasına bakıldığında bu ışığı görebilmemiz gerektiği teorisini ortaya atmıştı. 1964 yılında WMAP ile bunu görebilmek mümkün oldu ve teori kesin kanıtlara oturtulmuş sayıldı.
Büyük Patlama Öncesi
Büyük Patlama Öncesinde ne vardı? Yani sadece hiçlikte duran tekillik ve bunun reaksiyona girip patlamasıyla birlikte oluşan kocaman bir evren. Ama ondan önce ne vardı, başka maddeler veya zaman kavramı var mıydı? Bilim insanlarına göre bu konu büyük bir muallakta, aslında bu konu biraz bilim felsefesine de girmekte. Çünkü ondan önce ne vardı bilemiyoruz, bu konu üzerine konuşulan her şey birer varsayımdan ibaret.
Zaman kavramına gelecek olursak bilim insanları böyle bir şeyin olamayacağı görüşünde, aslında hiçbir şeyin olamayacağı görüşünde. Tabi dediğimiz gibi ortaya atılan görüşler sadece birer “varsayımdan” ibaret.
Evrenin Sonu
Teoriye göre Büyük bir patlama yaşandı ve evren ışık hızında genişlemeye başladı. Bildiğimize ve kanıtlarımıza göre bu doğru evren genişliyor. Peki ya evren her zaman genişlemesini sürdürecek mi? Herhangi bir şekilde enerjisi bittiği zaman ne olacak?
Evrenin Sonuna Dair Teoriler;
- Evren bir noktadan sonra genişlemeyi durduracak ve kütle çekim kuvvetine yenilerek tekrar kendi içine çökmeye başlayacaktır. Yani nasıl büyümeye devam ettiyse şimdi de muhtemelen daha büyük bir hız ve enerjiyle küçülecektir. Bütün galaksiler ve yıldızlar evrenin küçülmesiyle birbirine çarpacak ve bildiğimiz evren yok olacaktır. Buna Büyük Çöküş deniyor.
- Bir diğer teoriye göre evren sürekli olarak genişlemeye devam edecek ve hiçbir zaman durmayacaktır. Evrenin büyüklüğü öyle bir hal alacak ki evrende bulunan bütün galaksiler arası mesafeler inanılmaz seviyede uzak olacaktır. Bütün galaksiler ve gezegenler birbirlerinden o kadar uzaklaşacak ki artık günün birinde gökyüzüne baktığımda hiçbir yıldızı göremeyeceğiz ve evren soğuk, karanlık bir hal alacak.
- Son olarak evren Büyük Çöküş ile yok olacak ve tekrar bir Büyük Patlama gerçekleştirerek başka bir uzay-zaman oluşturacak. Bu bir döngü içerisinde devam edecektir. Yani bildiğimiz evren nihai bir evren değil bizden milyarlarca yıl önce de başka uzay-zamanların olduğu bir teori.
Bu teorileri kanıtlayabilir veya evrenin nasıl yok olacağına ve oluştuğuna dair tam bir kanıta erişmiş değiliz. Elimizdeki teknolojiler şuan bu sorulara cevap verebilecek seviye de değil. Belki de asla olmayacaktır ve bunu bilmek mümkün değildir. Tüm bu sorular insanın kafasında yaradılış hakkında felsefi bir kapıyı aralayıp orayı dağıtacak seviyede ağır.
Umarız 25 Aralık 2021 tarihinde uzaya gönderdiğimiz Hubble Uzay Teleskobunun yerini alan ve gördüklerini bize aktarmasını beklediğimiz James Webb Uzay Teleskobu tüm bunlara yanıt olabilecek seviyede görüntüler görür ve bu sorular artık cevapsız bir şekilde bırakılmaz. Çünkü evrenin doğumuna ve çöküşüne dair tüm bu sorular insanoğlunun düşünmeye başladığı ilk andan beri cevaplayamadığı sorular olarak günümüze kadar gelmiştir ve bu kadar karanlık düşünceler insanda olur olmadık bir boşluk duygusu yaratabilecek seviye de karanlık.
James Webb Uzay Teleskobu hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.